dersambari.goo-dart.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

dersambari.goo-dart.com

BİLGİ VE SLAYTLARDAN YARARLANMAK İÇİN ÜYE OLMANIZ GEREKMEKTEDİR!!!
 
AnasayfaKAPILatest imagesKayıt OlGiriş yapAbdülhak Hamit Tarhan Aataor10

 

 Abdülhak Hamit Tarhan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ZypLorD
Admin
Admin
ZypLorD


Mesaj Sayısı : 640
Kayıt tarihi : 13/04/09
Yaş : 31
Yer : 'imden sanane :)

Abdülhak Hamit Tarhan Empty
MesajKonu: Abdülhak Hamit Tarhan   Abdülhak Hamit Tarhan Icon_minitimeSalı 14 Nis. 2009, 23:32

19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başı edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen şair ve oyun yazarı. Türk edebiyatına Batı etkisini getirmiştir. Abdülhak Hamid Tarhan, 2 Ocak 1852 günü İstanbul'da doğdu.

Hekimbaşı Abdülhak Molla'nın (1876-1853) torunu, tanınmış tarihçi ve Tahran büyükelçisi Hayrullah Efendi'nin oğluydu. Bir yandan mahalle mektebine ve rüştiyeye giderken, bir yandan da Yanyalı Tahsin Hoca ile Edremitli Bahaeddin Efendi'den özel dersler aldı. 1862'de, 10 yaşındayken ağabeyi Nasuhi Bey ile birlikte Paris'te bulunan babasının yanına gitti ve bir süre orada okuduktan sonra 1864'te İstanbul'a döndü. Yaşının küçüklüğüne karşın Babıali Tercüme Odası'nda çalıştı. Bir yıl sonra, Tahran Büyükelçiliğine atanan babasıyla birlikte İran'a gitti. Orada Farsça öğrendi. Babasının ölümü üzerine İstanbul'a dönerek, 1867'de Maliye Mühimme Kalemi'ne girdi. Şura-yı Devlet ve Sadaret kalemlerinde çalıştı. 1871'de Fatma Hanım'la evlendi. 1876'da Paris Büyükelçiliği ikinci katipliğine getirildi. 1878'de Paris'te yayımlanan, Nesteren adlı oyununda halkın zalim bir hükümdara başkaldırmasını anlatmasından rahatsız olan II. Abdülhamid'in emriyle görevden alındı. 1881'de Gürcistan'da Poti, 1882'de Yunanistan'da Golos, 1883'te Bombay başkonsolosluğuna atandı. Bombay'dan gemiyle İstanbul'a dönerken uğradıkları Beyrut'ta eşi Fatma Hanım öldü (1885) ve orada gömüldü.
Abdülhak Hamid, bu beklenmedik ölümün sarsıntısıyla ünlü eseri Makber'i (1886, 1948) yazdı. İstanbul'a döndü. 1914'te Meclis-i Ayan üyeliğine getirildi. İstanbul'un İtilaf kuvvetlerince işgali üzerine Viyana'ya gitti (1920). Burada büyük maddi sıkıntı içinde yaşadı. Daha sonra Ankara Hükümeti'nce yurda dönmesi sağlandı. 1928'de İstanbul milletvekili olarak TBMM'ye girdi; bu görevi ölümüne değin sürdü.

Abdülhak Hamid şiir yazmaya 1870'lerde başladı. Bu dönemde Ebüzziya Tevfik, Recaizade Mahmud Ekrem, Namık Kemal gibi Tanzimat döneminin yeni edebiyatçıları arasında yer aldı. Gerek yabancı dil bilmesinin, gerekse yurtdışındaki görevlerinin sağladığı olanaklarla Batı edebiyatının Shakespeare, Corneille ve Racine gibi yazarlarını yakından tanıdı ve yapıtlarının etkisinde kaldı.

Dize ve uyak düzenlerinde değişiklikler yaptı, heceye önem verdi. Divan şiirindeki belirli konuların sınırını aşmaya çaba gösterdi. Tema olarak günlük yaşamı, doğa ve insan ilişkilerini de işledi. Lirik, epik ve felsefi şiirler yazdı. Tiyatro alanında Namık Kemal'in, daha sonra Batılı yazarların oyunlarını örnek aldı.

Abdülhak Hamid yaşadığı dönemde, Türk edebiyatının en büyük şairi sayıldı ve bu nedenle "Şair-i Azam" ya da "Dahi-i Azam" diye anıldı. 12 Nisan 1937'de İstanbul'da öldü.

Önemli Yapıtları; "Ölü" (1886), "Hacle" (1886), "Bir Sefilenin Hasbihali" (1886), "Bla'dan Bir Ses" (1911), "Validem" (1913), "İlham-ı Vatan" (1918), "Tayfalar Geçidi" (1919), "Ruhlar" (1922), "Garam"ı yazdı (1923). Oyunları, "İçli Kız" (1874), "Sabrü Sebat" (1875), "Duhtr-i" Hindu (1875), "Nazife" yahut "Feda-yı Hamiyet (1876, 1919), Tarık yahut Endülüs Fethi (1879 - 1970), Eşber (1880, 1945), Zeynep (1908), Macera-yı Aşk (1910), İlhan (1913), Tarhan (1916), Finten (1918, 1964). İbn Musa (1919,1928), Yadigar-ı Harb (1919), Hakan (1935)




Makber
Abdulhak Hamit Tarhan'ın karısı Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazdığı şiiri. O yıllarda yeni yeni oturan Avrupai Türk Şiiri tarzının en önemli örneklerinden biri olarak yerini almış, yazılmasından onlarca yıl geçtikten sonra bile birçok şairin esin kaynağı olmuştur. Okurun duygularına seslenen eser metafizik ürpertiyi (yani ölüm korkusu) de Türk şiirine getirmiştir.
Makber
Eyvah ne yer ne yar kaldı Gönlüm dolu ah u zar kaldı
Şimdi buradaydı gitti elden Gitti ebede gelip ezelden
Ben gittim o haksar kaldı Bir köşede tarumar kaldı
Baki o enisi dilden eyvah Beyrutta bir mezar kaldı
Bildir bana nerde nerde Ya Rab Kim attı beni bu derde Ya Rab
Nerde arayayım o dil rübayı Kimden sorayım bi-nevayı
Derler ki unut o aşnayı Gitti tutarak reh-i bekayı
Sığsın mı hayale bu hakikat Görsün mü gözüm bu macerayı?
Sür'atle nasıl da değişti halim Almaz bunu havsalam hayalim.
Çık Fatıma! lahdden kıyam et Yadımdaki haline devam et
Ketm etme bu razı şöyle bir söz Ben isterim ah öyle bir söz
Güller gibi meyl-i ibtisam et Dağı dile çare bul meram et
Bir tatlı bakışla bir gülüşle Eyyamı hayatımı temam et
Makber mi nedir şu gördüğüm yer Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Abdülhak Hamit Tarhan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Abdülhak Hamit Tarhan ( 05.02.1851)- (12.04.1937)
» Abdülhak Şinasi Hisar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
dersambari.goo-dart.com :: DERSLER :: EDEBİYAT :: Metin Halinde Belgeler-
Buraya geçin: